GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Aralık 2021 Perşembe

Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde…

Beste: Avni Anıl Güfte: Turhan Oğuzbaş Makam: Kürdîli Hicazkâr Usûl: Curcuna Seslendiren: Nesrin Sipahi.

Öğle vakti bir tek atıp dinlemek ne güzeldir bu şarkıyı…

***

Mey Diego Genel Müdürü Levent Kömür dostumuzun gönderdiği “Kadehlerdeki Dudak izleri” adlı kitap da önceki gün öğle vakti ulaştı elime. Ayın 28’iydi ve Aralık ayı için ılık bir zaman dilimiydi. Yani çilingiri kurmak için her şey tamamdı. Kurduk tabii ki. Ne çok kitaba eşli etmişti anason kokusu. Şimdi de eşlik ediyordu Ege’nin mavi kıyısında…

***

Kitabın ilk yazısını yazan çok değerli meslektaşım, arkadaşım Mutlu Tönbekici’den oturup satır satır yazmaktansa bana dokümanı göndermesini istedim:

Mutlu diyor ki;

Antik dönemlerde ister Yunan, ister Roma zamanında, kadınlara içki içmek yasak değil. Erkekler kadar değilse de kadınlar da pekala şarap içiyor. Üstelik Roma’da kadınların şarap üreticisi olduğuna dair sayısız örnek de var.

Ancak günümüzde olduğu gibi (sosyal çevresine bağlı olarak) pek o kadar da onaylanan bir şey değil. Erkeklerin toplanıp içki içtiği yerlere yurttaş kadınlar gitmiyor ama festivallerde, dini törenlerde içiyorlar. O dönemde şarap bir takım hastalıkların tedavisinde de kullanılıyor zaten. Erkeklerle beraber şarap içen kadınlar “hetaira” denilen metresler oluyor. Bunlar, üst düzey erkeklerin toplantılarında bulunan, onların uzun veya kısa süreli sevgilileri olan hoş, güzel ve zeki kadınlar. Az evvel sözünü ettiğimiz “sarhoş yaşlı kadın” da belki emekli bir “hetaira”.    

Ancak sarhoş olmak çok ayıplanan bir şey. Antik Yunan kültüründe sarhoşluk erkekler için de ayıp. Sarhoş olmamak için şarap daima sulandırılıp içiliyor. Bazı yerlerde hatta deniz suyu katılıyor. Kadınlar da aynı şekilde sulu şarap içiyor. Roma’da da kadınların çok içmeleri hoş karşılanmıyor.

Demek ki sözün özü neymiş? Her şey kararında olacakmış. 

Bir kadının değil eğlenmek, sadece yemek yemek için lokantaya gidebilmesinin bile Cumhuriyet’le birlikte mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Ya çok yakın zamana kadar geçerli olan bir “zaptiye” kanununa göre, içkili yerde bulunan bir kadının müşteri de olsa “vesika” göstermesinin gerekli olduğunu?

Gazeteci yazar Şengün Kılıç Hristidis arşiv belgelerinden canlı tanıklara kadar uzanan kapsayıcı bir araştırmayla kazı çalışması yapıyor.

Yazılarıyla ve röportajlarıyla çok sayıda kişinin katkısı var kitaba; haliyle çoğu da kadın: Mutlu Tönbekici, Meri Sevilya, AybalaYentürk, Sula Bozis, Sumru Toydemir, EfiKanner, Canan Balkan, Pakize Türkoğlu, Aslı Davaz, Harun Kolçak, Aydın Engin, Ilgın Su, Berrin Tablacıoğlu, Feraye Işıl, Naim Dilmener, Melis Sökmen, Ebru Çapa, Sevda Ferdağ, Elif Key, Racia Adar, Neslihan Kayserilioğlu, Nisan Akman, Şafak Gürgen, Gülten Şen, Ece Aksoy, Deniz Türkali, Güzin Değişmez, Fügen Basmacı, Nilay Lale Yılmaz, Didem Yerdelen, Çağla Öztek, Banu Tuna, Demet Özlen, Filiz Çay, Saadet Kıcır, Burcu Barakacı ve Esin Gedik’in katkılarıyla…

***

Hemen gidip 3 kadın arkadaşıma (hayatın hakkını veren 3 arkadaşım) bu kitaptan yeni yıl armağanı aldım. Tavsiye edilir.